Sınavdan çıktım ve ilk aklıma gelen acaba okul yemekhanesinde yemek veriyorlar mı oldu.(Bu ilk aklıma gelen şeklindeki bir cümleninde ayrı bir hikayesi vardır. Ama onun yeri değil şimdi. :))
4 sene boyunca genellikle büyük bir afiyetle yediğim yemekler ile mezuniyetimden 2 yıl sonra tekrar buluşabilecekmiydim. Yemekhaneye doğru ağır adımlarla ilerledim. Ve bir nostalji rüzgarına kapıldım. Görevli bana öğrenci fişi kesti. Öğrenci fişini elime aldığımda gülümsemeden edemedim. Sonra yemekhanenin üst katına çıktım. Sırasıyla yemekleri tepsinin içine aldım. Yıllar sonra kendi okulumda yemek yemek. Özlemişim.

Yüksek Lisans için İngilizce yeterlilik sınavına girdim. Saat 10' da başlayan sınav benim için 12' ye 10 dakika varken bitti. İşin özeti bir aksilik olmazsa doğrudan yüksek lisans eğitimine başlamam için gerekli olan 60 puanın üzerine çıkacağım.

Sınavdan önce çoğu sınavda olduğu gibi doldurmamız için hazırlanan cevap kağıtlarını doldurduk. Düzeltiyorum yuvarlakları karaladık. Bu yuvarlak karalama işi de hayatımın bitmek bilmeyen işkencelerinden.

30 Ağustos saat 14:30 civarları evde yattım yerden doğruldum ve bizimkilere(aileme) "Ben vazgeçtim. Yüksek Lisans için sınava ve mülakata gitmeyeceğim dedim." İlk başta şaşırdılar ve ama karar senin demekle yetindiler. Geleceğimi etkileyecek olan seçimlerden birini yapmıştım ve kısmen rahatlamıştım. Şu an bu satırları yüksek lisans ingilizce yeterlilik sınavına gireceğim binanın altındaki kafeteyadan yazıyorum. :) Sanırım bir insanın kaderinde varsa kaderi onu nasıl olursa olsun buluyor. :)

Başlığa bakınca Cem Yılmaz' ın bir gösterisinde anlattığı bir anısı aklıma geliyor. Kısaca davet edildiği bir programda sunucu CMYLMZ' a "Neden mizah sorusunu yöneltir?" Bunun üzerine CMYLMZ' da yaşadıklarını espirili bir dille anlatır. Benim ise Ruby ve Rails' a çalışmaya başlama hikayem biraz farklı.

İşin hikayesi şu: Yaklaşık 1.5 ay kadar önce web blogumu tekrardan ASP.NET ile yazmayı düşünüyordum. Daha doğrusu daha önce yazdığım kod üzerinde iyileştirmeler yapacaktım. Ama işe bir türlü başlayasım gelmedi. O günlerde kuzenimin bilgisayarına Ubuntu Linux dağıtımını kurmuştum. Kurmak için Ubuntu web sitesini ziyaret ettiğimde isteyen kişilerin evlerine ücretsiz olarak Ubuntu Linux dağıtımını gönderdiklerini gördüm ve kayıt oldum. 2 hafta sonra cd elime ulaştı. Bir deneyeyim diye kurdum.

Başlarda biraz sorun çıkardı. Bilişim dünyasında bence ne kadar çok bilirseniz bilin bir gün bilmediğiniz bir sorun karşınıza çıkacaktır. Bu dünyanın işleyişi içinde kusurlu olma kavramı doğaldır ve her zaman karşımıza çıkar. Çünkü bilişim dünyasıda kusurlu olması kabul edilebilen bir varlık olan insan tarafından oluşturulan bir dünyadır.

Ubuntu kullanırken karşılaştığım sorunlardan bazılarını çözdüm. Bazıları ise hala yerinde duruyor. Ama sanırım ben bu şekilde olmasını seviyorum. Sürekli çözülmeyi bekleyen bir sorun var veben onu çözmek için araştırıyorum; uğraşıyorum. Çözünce mutlu oluyorum. Bir süre sonra bir başkası çıkıyor. Aynı süreçler baştan. Bu benim karakterimde var.

Bu yüzden Linux dağıtımlarını seviyorum. Windows her ne kadar son kullanıcı daha kolay olsada benim gibiler için Linux ve türevleri daha güzel.

Ruby On Rails öğrenmeye tam gaz devam ediyorum. En yakın zamanda teknik yazılarda Ruby On Rails anlatmayı planlıyorum.